Gizemli bir âlem. Aşılmaz bir nehirle ayrılmış iki yurt. Karakterlerinden ve yaşamlarından taviz vermeyen birbirinden farklı gruplar. Her bir anın belirli bir düzende aktığı bir dünyada gelişen anlaşılması zor, düzen dışı ve sırlarla dolu olaylar.

Gizemli dünya, ortasından geçen ve vahşice çağlayan devasa bir nehirle ikiye bölünmüştür. Oluştuğu andan itibaren dünyayı ikiye bölen nehri geçenlerin sayısı yok denecek kadar azdır. Öte taraf neredeyse iki taraftaki herkes için açıkça bilinen bir sırdır ve diğer tarafa geçilmesinin düşünülmesi dahi hemen hemen herkes için düşünülmesi dâhi imkânsız ve anlamsız bir girişimdir. Dünyanın asla şaşmayan hassas dengesi, o dünyadaki hiç kimsenin isteyerek yaklaşmayacağı bir dağın zirvesinin bağrındaki bir mağarada bozulmak üzeredir.

Mağarada bir an için soluklanmaya çalışanlar peşlerinden amansızca onları takip edenlerden habersiz değildir. Takip edilmeseler de dağda huzur bulunamayacağını ve bir an önce geride bırakılması gerektiğini en az takip edenler kadar iyi biliyorlardır. Ne kaçanlar ne de takip edenler aslında bu kovalamacanın nedenini henüz anlayamamıştır.
Takipçiler yaklaşıp avla avcının belirsizleştiği anda bir dünyanın geleceğinin şekilleneceği an da hızla yaklaşmaktadır.

Her şeyin nerede ve nasıl sonuçlanacağı yanıtlanması olanaksız bir soru olarak kalsa da bir dünyanın döngüsünün geleceği Dağgözü’nde olacaklarla şekillenmeye başlayacaktır.